Diabet & Hipertansiyon

15-20 yıl diyabeti olan hastaların %75'inde retina hastalığı mevcuttur!
Her şeker ve hipertansiyon hastasının, görme şikayeti olsun yada olmasın 6 ayda bir mutlaka düzenli bir göz muayenesi olması önerilir.

Kontrolsüz diyabet ve hipertansiyon hastalığı, gözün damarlarına ve sinir tabakasına zarar vererek körlüğe sebep olabilir.

Diyabet (Şeker Hastalığı) ve Göz

Diyabetli kişilerin vücutlarında, pankreas dokusundan salgılanan insülin üretim ve kullanımında sorun vardır. Dolayısıyla, diyabetli kişiler aldıkları besindeki şekeri yeterince kullanamazlar. Bu da, kanda şeker miktarının artmasına yani hiperglisemiye yol açar.

Kandaki şeker miktarının devamlı yüksek olmasıböbrek yetmezliği, kalp-damar hastalığı ve körlük gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Dünyada, her on saniyede bir kişi diyabete bağlı bir nedenden dolayı hayatını kaybetmektedir. Diyabet, gelişmiş ülkelerde, erişkinlerde görme azalması ve kaybının en önemli nedenlerinden biridir.

Şeker hastalarında görme neden azalmaktadır?

Diyabetli bir gözde görme merkezinde ödem, kanamalar ve yağ birikimleri retina tabakasındaki (ağ tabaka) damarlara hasar verir. Şeker hastalarında ,retina tabakasındaki damarların bozulmasına bağlı gelişen duruma diyabetik retinopati denir. En çok da şekere bağlı görmede azalma, görme merkezinde su toplanması yani ödeme bağlıdır. Ayrıca şeker hastalarında ,göz içerisine olan kanamalarda ani görme kayıpları da olmaktadır.Genelde hastalar bu evrede göz doktoruna başvurmaktadırlar.

Şeker hastalarında metabolik bozukluğa bağlı olarak erken yaşlarda katarakt da oluşabilmektedir. Şeker hastalarında görme sinirinin tutulumuna bağlı olarak ta görme kayıpları olması yanında şeker hastalarında glokom göz tansiyonu hastalığı görülme olasılığı yüksektir.

Ayrıca şeker hastalığında kafa sinirleri tutlması sonucu göz kasları felci ,çift görme gibi sorunlar da gelişebilmektedir. Diyabetli kişiler genellikle görmeleri azaldığında göz doktoruna muayeneye gitmektedirler.

DİP NOT:

Gözdeki hasar başladığında hastaların hiçbir şikayeti olmayabilir. Bu da, diyabetli kişilerin göz şikayetleri başlamadan göz doktoruna gitmelerinin ve doktorun tavsiye ettiği sıklıkta düzenli takip edilmelerinin önemini göstermektedir.

  • Buluğ çağı,
  • gebelik,
  • katarakt ameliyatından sonra,
  • insülin kullanımına geçiş gibi dönemlerde muayeneler daha sık yapılmaktadır.

Hastaların kan şeker düzeyleri çok iyi kontrol altında tutulsa bile, retina muayeneleri mutlaka yapılmalıdır.Erken safhada yakalanan hastaların tedavilerinde daha başarılı olmaktayız.

Şeker hastalarında göz tutulumunu tetikleyen faktörler:

En önemli faktörü diyabetin süresidir. Hastalığın süresi arttıkça, hastalığın retina tabakasına verdiği hasar riski artmakta ve görme azalmaktadır.Kan şekerinin iyi kontrol edilememesi de hastalığın gelişimine ve ilerlemesine yol açmaktadır.Özellikle glikolize hemoglobin (HbA1c) düzeyinin artması diyabetin göze hasar verme riskini artırmaktadır.

  • Hipertansiyonun kontrol altına alınamaması, kan yağlarının (kolesterol, trigliserid) yüksekliği,
  • Sigara içimi,
  • Gebelik,
  • Böbrek hastalığı da hastalığı olumsuz yönde etkilemektedir.

Şeker hastalarında 6 ayda bir göz dibi muayenesi yanında doktorun kararına göre retina anjiografisi ile tutulan damarların tetkiki yanında görme merkezi ödemlerinin takibi açısından OCT denilen makula tomografisi belli periyodlarda yapılmalıdır.

Göze yönelik sorunların tedavisiyle beraber kan şeker seviyesinin iyi kontrolü gerekmektedir.

Kan şekeri seviyesinin sıkı kontrolü diyabete bağlı komplikasyon gelişme riskini azaltır ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatır, ancak durdurmaz. Yüksek kan basıncı ve artmış kan yağlarının kontrolü de çok önemlidir.

Bu risk faktörleri iyi bir şekilde kontrol altına alındığında, göze uygulanan tedavinin sonuçları daha iyi olmaktadır.

Lazer tedavisi

Şekere bağlı retina tabakasındaki hasar için göze en sık uygulanan tedavi lazerdir.Diyabetli kişiler göz doktoruna ne kadar erken başvururlarsa lazer ile elde edilen başarı oranı o kadar artmaktadır.

Lazer tedavisi ile göz içersine kanama, glokom, görme merkezinde ödem (makula ödemi) oluşumu gibi komplikasyonların gelişimi ve ilerlemesi engellenmeye çalışılmaktadır.

Görme merkezinde oluşan ödemi gidermek için yapılan lazerde tekrar tedaviler gerekebilmektedir. Bu tedaviyle hastaların görmelerinin azalması durdurulmaya çalışılmaktadır.

Şeker hastalığı kontrol edilemeyen kişilerin gözlerinde yeni anormal damarlar oluşabilmektedir. Bunlar göz içersine kanamakta ve glokoma yol açarak körlükle sonuçlanmaktadır.

Lazer tedavisi, glokom ve göz içersine olabilecek bir kanama riskini etkin bir şekilde azaltmaktadır. Bu olgularda, çevre retinaya yoğun lazer tedavisi yapıldığından, tedaviden sonra görmede azalma olabilir ama sıklıkla bir süre sonra eski düzeyine döner. Ayrıca, görme alanı daralabilir, renkli görme ve karanlık uyumu kötüleşebilir.

Göz içersine kanama oluşursa ve belli bir süre içinde kendiliğinden açılmazsa vitrektomi ameliyatı ile göz içersindeki kanama ve kanamaya yol açan yapılar gözden temizlenmektedir.

Ameliyat sonrası elde edilecek görme düzeyi, diyabetin retina ve görme sinirinde oluşturduğu hasara bağlı olarak değişmektedir ve ancak ameliyattan sonra belirlenebilir.

Göz İçi Enjeksiyon Tedavisi:

Görme merkezinde ödemi olanve görmesi azalan hastalara göz içine steroid ya da anti-VEGF ilaçlar da enjekte ederek görme seviyelerinarttırma ve korumayı hedeflemekteyizAncak, en büyük dezavantajı belli bir süre sonra etkilerini kaybetmeleri ve tekrarlanma gereksinimidir. Ayrıca, özellikle kortizon bazen göz içi basınç yükselmesi ve katarakt oluşumuna yol açabilmektedir. Nadiren bu enjeksiyonlardan sonra enfeksiyon oluşabilmektedir.

Ağızdan alınan ilaçlarla diyabetin göze verdiği hasarı azaltmaya yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.

Göz içine kanama olan ya da ileri evre retina tutulumu olan hastalarda vitrektomi operasyonu da yapılamkta ve hastanın görmesi artırılarak ya da korunarak hastanın yaşam konforu artırılabilmektedir.

Göz bölümüne geri dönmek için tıklayınız .