Blog Sayfa 2

Göz çevresi morluklar

Göz çevresi morluklardan kurtulabilirsiniz…

Öncellikle göz çevresi morluklarının oluşma sebeplerine göz atalım çünkü birçok çevresel ve genetik faktörler göz altı morlukların oluşumda rol almaktadır. En ön sıralarda gelen sebeplerinden birkaç tane şöyle sıralayabiliriz:

UV-Işık: sadece dış ortamda maruz kaldığımız ve güneşten gelen UV-Işığı değil, Teknolojinin ilerlenmesi ile beraber artık bilgisayar, laptop ve cep telefonlardan gelen ve zararlı olduğu bilindiği UV-Işığı yayıyorlar.

Sigara Kullanımı: Sigara kullanıyorsanız kanınızdaki oksijen seviyesi azalmıştır

Uyku düzensizlik: Düzensiz uyku, az ve fazla uyku dahil olmak üzere göz altlarında koyu halkaların oluşmasına neden olabilir.

Göz altı kemik yapısı: ilgili kemikler içe doğru çökük olan kişilerde göz altı morluklar yaygın görünmektedir.

Yaş: özellikle 40 yaşında aşmış olan kişilerde zayıflayan cilt içi kolajen yapı nedeniyle göz altı morluklar meydana gelebilmektedir.

Bu nedenlerin yanı sıra düzensiz ve zararlı beslenme alışkanlıkları, alerjik yapı ve stres gelmektedir.

Akıllı Mercek- Akıllı Lens- Trifokal 3 odaklı lens

Her geçen gün yaşamımıza yeni bir terminoloji giriyor; Akıllı Lensler. Gerçekten bu lensler akıllı mı ? Üzerinde uzak , orta ve yakın görüşü sağlamak üzere yuvarlak halkalar içeren bu lensler , akılda kalabilmesi ve reklam algısı ile oluşturulmuş pazarlama stratejisi ile bu isim ile adlandırılmakta ülkemizde .. Son dönemde hastalarımızdan daha çok duyar olduk. Katarakt cerrahisinde göz içine yerleştirdiğimiz tek odaklı lenslerin yerini çoktan aldı bu lensler. Görsel konforu açısından tabii ki tartışmasız yaşam konforu sunuyor hastalarımıza !Multifokal 2 odaklı uzak ve yakın lensler de artık yerini 3 odaklı uzak , orta, yakın Trifokal Lenslere bıraktı. Antalya'da Talya Tıp Merkezinde yoğun olarak hastalarımıza 3 odaklı Trifokal Lensleri uygulamaktayız.Göz içi lens teknolojisi mühendisliğin, Tıbbın ve insanlığın hizmetine bir hizmet gerçekten . Hep daha iyisi ve hep daha güzeli bizlerin olsun. Sağlıcakla kalın ..Dr. Mehtap Üçkardeş Abay

Şalazyon Nedir?

Göz kapağının sertliğini veren ve iskelet görevi yapan Tars olarak adlandırdığımız yapı içinde Meibomian yağ bezleri vardır ve bu yağ bezleri kirpiklerin hemen gerisine açılır. Meibomian yağ bezleri her kapakta yaklaşık 20 ila 30 adet olarak bulunur. Şalazyon; Meibomian yağ bezlerinin kanal ağzının tıkanması sonucu lenfosit ve dev hücrelerin infiltrasyonu ile kendini kapsülle sınırlayan Meibomian bezinin kronik lipogranülomatöz iltihabıdır. Şalazyonda oluşan kitle daha derinde olup, sert , ağrısız ve yuvarlak bir şişlik şeklindedir. Şalazyonda sebep mikrobiyal değildir.

Şalazyon Tedavisinde öncelik sıcak pansuman uygulamasıdır. Geçmeyen olgulardakitle içine kortizon enjeksiyonu yapılabilir . Şalazyonun cerrahi olarak kürete edilmesi daha başarılı sonuç verir.

Şalazyonun nüks etmesi sık görülür.

Şalazyon oluşumunu önlemede göz kapağı kenarı hijyenini korumak önemlidir . Sıcak siyah çay ve papatya çayı banyolarını Meibomian yağ bezlerinde tıkaç oluşumunu engellemek açısından tavsiye ediyoruz.

Şalazyon ve Arpacık halk arasında birbirine çok karıştırılır. Arpacıkta sebep bakteriyel yani mikrobiyaldir ve Arpacık akut seyreder . Şalazyonda sebep mikrobiyal değildir ve Şalazyon kronik seyreder. Ama ikisinde de etkilenen göz kapağındaki yağ bezleridir.

Arpacık Nedir?

Göz kapaklarımızın kenarında bulunan yağ bezlerinin bakteriyel enfeksiyonudur. Göz kapaklarımızdaki kirpik dibi foliküllerine eşlik eden yağ bezleri (Zeiss) ve göz kapağımızda kirpiklerin hemen önündeki tars yapı içinde yağ sekresyonu yapan (Meibomian) yağ bezleri vardır. Bayanlar alt kapakta bu alana kalem sürerler. Göz kapağımızdaki bu yağ bezlerinin akut ( Stafilakokosik )bakteryel enfeksiyonuna Arpacık denir.

Arpacık Tıp dilinde Hordeolum olarak adlandırılır. Enfeksiyonun bulguları kızarıklık, kapakta yaygın ödem, bazı kişilerde ağrı ve ele gelen kitle de eşlik edebilir ama enfeksiyon kapak kenarında sınırlıdır.

Arpacık sebepleri ; bağışıklığın düşük olması , çok enteresandır ki kişinin kırma kusuru yani düşük numara da olsa gözlük ihtiyacının olması, kişinin vücudunda karbonhidrat mekanizması ile ilgili sıkıntılar olması, parazitoz

Arpacık tedavisi; Antibiyotikli damla ve merhem ve mutlak sıcak pansuman uygulamaları ve büyükannelerimizin de uyguladığı lezyon üzerine sarmısak sürülmesi ilaç tedavisine yardımcı olarak uygulanabilir. . Arpacık iyi huylu olup genel olarak tedaviye cevap verir .

Öneri olarak ta korunmak için kirpik dibi hijyenine dikkat etmemiz , özellikle kirpik dibi makyajı temizliğinin iyi yapılması kirpik dibi şampuanları ve mendilleri kullanılması..

Özellikle çocuklarda ellerini gözlerine çok götürüp ovaladıkları için de Arpacık ile çok karşılaşıyoruz.

Stres ve sıkıntılı süreçlerde özellikle sınav stresi yaşıyan gençlerde bu süreçlerde çok görüyoruz.

Bir yıl içinde defalarda Arpacık çıkan hastalarda mutlaka kan şekeri değerlerine bakıyoruz.

Göz hekimlerince çok patolojik bir durum değildir ama hastalar için can sıkıcı biir durumdur.

Sağlıcakla kalın..

Göz Tembelliği Nedir?

Göz Tembelliği; gözün kendisinde ve sinirinde hiç bir yapısal sorun olmamasına karşın bir gözün görmesinini tama çıkmaması az görmesi durumudur. Doğumdan itibaren beyin gelişimi ile beraber görme yetisi de artar. Görme merkezi beyinin arka kısmında olup gelişimini 10-12 yaşına kadar tamamlar. İki gözümüz var ve biz bir cismi tek görüyoruz , hiç düşündünüz mü ? Çünkü her iki gözden göz siniri vasıtasıyla görme merkezine iletilen görüntüler üst üste gelir ve biz tek görürüz.

Göz tembelliği Ambliyopi Olarak adlandırılır. En çok da iki göz arasındaki numara farkı göz tembelliğine sebep olur ki bu durum da Anizometrik Ambliyopi olarak adlandırılır. Daha anlaşılır olarak örneğin , çocuğumuzun sağ gözü +2,00 diğer sol gözü de +4,00 numara olsun . Görme merkezine her iki gözden uyarı gidiyor demiştik , sol gözden sağ göze göre daha bulanık bir görüntü gideceği için buradaki görme hücreleri daha zayıf uyarılır . Çünkü bilindiği gibi tabiat güçlüden yanadır bir süre sonra beyin güçlü gördüğü sağ göz ile görür , sol gözden gelen zayıf uyarılara cevap vermez.Böyle olunca sol göz, sağ gözden az görür ve sol gözde tembel göz olmuş olur.

Bağışıklık Ve D Vitamini

Bağışıklık ve D Vitamini ? Ne alakası var dediğinizi duyuyor gibiyim . D vitamini sadece kemik sağlığı için önemli olduğu bilgisi o kadar yer etmiş ki beynimizde .. Yaşadığımız çağ ezber bozma çağı ..Ah bir de öğlen saatinde güneşte durmamızı istemeyen büyüklerimiz ... Dinleyelim bakalım sağlığımız için önemli olan doğruları...

Vücudumuzda D Vitamininin % 90'ı güneş ışığı ile ciltte yapılırken %10'u da yiyeceklerle alınır. Vücudumuzda D vitamini güneş ışınları ( özellikle UV B ) ile cildimizde yapılır.Gölgemizin boyumuzu geçmedigi, UV B ışınlarının yeryüzüne dik açıyla geldiği 12.00 - 14.00 arası öğlen saatlerinde güneşlenmek cildimizde güneş ışınları ile maksimum düzeyde D vitamini sentezini sağlar . Tabii ki güneşlenirken cam arkasında olmamalıyız ve cildimize güneş yağı sürmemeliyiz.Bu saatlerde 10 ar dakika aralarla güneş banyosu yapmanızı tavsiye ederiz . Tüm vücudumuzun güneş ışınlarına maruz kalması ile günde 10 bin ila 20 bin ünite Dvitamini sentezi cildimizde gerçekleşir. Gördünüz mü ağızdan bir preparat almadan hem de hiç dışarı çıkmadan ne kadar yüksek oranda D vitamini sentezleyerek sağlığımıza katkıda bulunabiliriz. Ama nedense genelde güneşlenmenin amacı cildimizin bronzlaşmasını isteme eğiliminin daha çok olması.. UV A ışınları ise cildimizde melanin pigmentini arttırır tenimiz esmerleşir ama cildimizde yeterli D vitamini sentezlenemez. Demek ki bronz cilde sahip olmak yeterli D vitamini sentezlediğimiz anlamına gelmez.Mayıs ayı ile Ekim ayları arasında öğlen araları vücudumuza güneş yağı sürmeden güneş banyosu yapmanızı öneririz Neden mi?

Çünkü ciltte D vitamini, sülfat formunda sentez edilir. D vitamini yağda eriyen bir vitamin olmasına rağmen Sülfatlı D vitamini suda eridiği için tüm hücrelere ulaşır ve bu sebeple de Sülfatlı D vitamini Kanserden korunmada, İmmun sistemi yani bağışıklığımızı güçlendirmede, Depresyonda ,Kalp damar hastalıklarından korunmada etkilidir.

Ayrıca anne sütünde bulunan D vitamini de sülfatlıdır. Çocuklarımızın bağışıklığı için anne sütünün önemini bir kez daha görmüş oluyoruz.

Vitamin D; D2, D3 ve D4 olarak üç farklı şekilde bulunur. D3 güneş ışığı sayesinde ciltte yapılan formudur, özellikle yağlı balıklardan, süt ürünlerinden, yumurta gibi hayvansal gıdalarla diyet yoluyla da alınabilir. D2 vitamini ise maya ve bitkisel besinlerde bulunan ergokalsiferoldür.

Yeşil Eriğin Faydaları

Hepimizin çok sevdiği kütür kütür yemeyi sevdiğimiz Yeşil Erik '' Can Erik " faydalarını bilmek ister misiniz?

Yeşil erik; C vitamini, Avitamini, Potasyum, Fosfor ve çözünebilir lif oranı yüksek bir bahar ve yaz meyvesidir.

Yeşil Erik,

İçerdiği organik asit içeriği vücudun alkali olmasını sağlıyor ki Korona virüs alkali ortamda ölüyor.

Yapısındaki Sitrik asit kanda yorgunlukta artan Laktik asidi nötralize ettiği için yorgunluğa iyi geliyor.

Süt ürünleri ile birlikte tüketilirse Kalsiyum emilimini arttırır. Kalsiyum ve Fosfor dengesine yardımcı olur.

Çoğunlukla asidik yükü çok olan protein ağırlıklı beslenenler için vücudun asidik yükünü alır ve bu sebeple de kilo vermeye yardımcıdır.

Çözünebilir lif açısından zengin olan erik meyvesi hem sindirime yardımcı hem de kabızlığı önleyicidir.

İçeriğindeki yüksek Cvitamini sayesinde Bağışıklığı güçlendirir.

Kırmızı et ve yumurta tüketimi sonrasında yenilen erik Demir emilimini arttırır.

Kan şekerini düzenler; muz,kivi ve incir gibi kan şekerini yükseltmez ve kilo vermeye yardımcı olur.

Kütür kütür yediğimiz erik Diş etlerimizi güçlendirir.

Yapısında bulunan Fitoflavonoidler ve Vitaminler sayesinde vücutta bağ dokusunu yenilenmesine destek verir. Cildi yeniler , yaşlanmayı önler. Bu sebeplerle Anti- aging etkisi vardır.

Ozon Tedavisi Hangi Hastalıklarda yapılıyor?

Ozon Tedavisi ; tek bir uygulama olmayıp kişinin hastalığına göre dozlarına ve tedavi sıklığına karar verilerek oluşturulan tedavi protokollerine göre uygulanan ve kişinin hastalığına ilişkin aldığı tedavi ve ilaçlarına eklenen bir Terapidir..

Özellikle damarsal sebeple bacaklarda hissedilen soğukluk , kısa süreli yürüyüş mesafesinde hissedilen ağrı gibi arteryel dolaşım bozukluklarında Ozon tedavisi ile çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Yaşa bağlı oluşan dolaşım bozuklukları da özellikle dejeneratif değişikliklerle gözü de etkiler. Birden çok sebebe bağlı olan en çok ta Yaşa Bağlı olarak görülen Sarı Nokta Hastalığında Ozon tedavisi ile hücre düzeyinde oksijenasyon ve beslenme sağlanabilmesi sebebiyle takip altındaki hastalaramıza Ozon Terapilerileri de uygulamaktayız.Ozon Tedavisi Bağışıklık Sistemimizi aktive ettiği için Kanser Hastalarında da aldıkları tedavilere ilaveten destek amaçlı kullanılmaktadır. Şeker hastalarına da Pankreas hücrelerini yenilemesi ve doğal olarak İnsülin salınımını arttırması sebebi ile ozon tedavisi yapılmaktadır.

Sağlıklıyım Ozon Tedavisine İhtiyacım Var mı?

Sağlıklıyım Ozon tedavisine ihtiyacım var mı?

Çok toksik bir dünyada yaşadığımız gerçeğini hepimiz biliyoruz. Etrafımızdaki aile büyüklerimize bakalım. Bir çoğunun Kalp, Hipertansiyon, Şeker hastalığı, Romatizmal hastalıkları, Tiroid ile ilgili ve daha bir çok sayabileceğimiz bir çok kronik hastalıkları olduğu gerçeğini biliyoruz..

Schüssler tuzları

12 Schüssler tuzu vücudumuz için gerekli olan mineral maddeleri rahatlıkla alabileceğimiz kullanımı kolay preparatlardır. Schüssler tuzları yaşamın her döneminde gerekli olan, yaşam kalitesinin yükselmesini sağlayan, sağlığımızı olumlu yönde etkileyen mineral maddelerdir.